Elizabeth Gilbert on nurturing creativity





1
00:00:00,000 --> 00:00:02,000
Ben bir yazarım.

2
00:00:02,000 --> 00:00:05,000
Kitap yazmak benim mesleğim, ama tabii benim için meslekten öte.

3
00:00:05,000 --> 00:00:09,000
Aynı zamanda hayatımın aşkı ve tutkusu.

4
00:00:09,000 --> 00:00:12,000
Ve bunun değişeceğini hiç sanmıyorum.

5
00:00:12,000 --> 00:00:17,000
Öte yandan, son zamanlarda, hayatımı ve kariyerimi etkileyen

6
00:00:17,000 --> 00:00:19,000
tuhaf bir şey başıma geldi.

7
00:00:19,000 --> 00:00:24,000
Bu tuhaf şey, bu meslekle olan ilişkimi yeniden düzenlememe yol açtı.

8
00:00:24,000 --> 00:00:28,000
Tuhaf şey şuydu: Kısa zaman önce "Yaz, Dua Et, Sev" isimli

9
00:00:28,000 --> 00:00:30,000
anı kitabımı yazdım; ama

10
00:00:30,000 --> 00:00:34,000
bu kitap, öncekilerin tam aksine, dünyada duyuldu,

11
00:00:34,000 --> 00:00:38,000
ve bir sebeple, büyük, mega-sansasyonel,

12
00:00:38,000 --> 00:00:41,000
uluslararası "bestseller" dedikleri bir şey oluverdi.

13
00:00:41,000 --> 00:00:44,000
Bunun bir sonucu olarak da, şimdi nereye gitsem,

14
00:00:44,000 --> 00:00:46,000
bana bahtsız muamelesi yapıyorlar.

15
00:00:46,000 --> 00:00:50,000
Cidden - bahtsız, bahtsız!

16
00:00:50,000 --> 00:00:52,000
Gelip, "korkmuyor musun?" diyorlar, "bundan daha iyisini

17
00:00:52,000 --> 00:00:56,000
yapamamaktan korkmuyor musun?

18
00:00:56,000 --> 00:00:59,000
Hayatın boyunca yazmaya devam etsen de,

19
00:00:59,000 --> 00:01:02,000
kimsenin bundan sonra yazacaklarının suratına

20
00:01:02,000 --> 00:01:04,000
bakmayacağından korkmuyor musun?"

21
00:01:04,000 --> 00:01:06,000
"Ha? Suratına bile bakmayacaklarından?"

22
00:01:06,000 --> 00:01:09,000
Bu sözler nasıl iyi geliyor, anlatamam.

23
00:01:09,000 --> 00:01:12,000
Ama, yirmi sene öncesinde, daha gençken, etrafımdakilere

24
00:01:12,000 --> 00:01:16,000
yazar olacağımı söylediğimde de aynı, böyle korku dolu tepkileri

25
00:01:16,000 --> 00:01:18,000
aldığımı hatırlamasam,

26
00:01:18,000 --> 00:01:21,000
kendimi şimdi daha da kötü hissederdim.

27
00:01:21,000 --> 00:01:24,000
Daha neler diyorlardı: "Asla başarılı olamamaktan korkmuyor musun?

28
00:01:24,000 --> 00:01:27,000
Reddedilmenin utancından ölmez misin?

29
00:01:27,000 --> 00:01:30,000
Hayatını bu zanaate adayıp da uğraşıp didindikten sonra

30
00:01:30,000 --> 00:01:32,000
hiç bir sonucun çıkmamasından,

31
00:01:32,000 --> 00:01:34,000
kayıp hayallerinin çöplüğünde, ağzında başarısızlığın

32
00:01:34,000 --> 00:01:38,000
acı külleriyle ölmekten korkmaz mısın?"

33
00:01:38,000 --> 00:01:39,000
(Kahkaha)

34
00:01:39,000 --> 00:01:41,000
İşte böyle diyorlardı.

35
00:01:42,000 --> 00:01:46,000
Bütün bu soruların cevabı -- kısa cevabı: "Evet."

36
00:01:46,000 --> 00:01:49,000
Evet, bunların hepsinden korkuyorum.

37
00:01:49,000 --> 00:01:51,000
Hayatım boyunca da korktum.

38
00:01:51,000 --> 00:01:53,000
Hatta, tahmin bile edemedikleri bir sürü başka

39
00:01:53,000 --> 00:01:55,000
şeyden de korkuyorum.

40
00:01:55,000 --> 00:01:58,000
Mesela yosundan korkuyorum, diğer dehşet şeylerden de.

41
00:01:58,000 --> 00:02:00,000
Ama iş yazarlığa gelince,

42
00:02:00,000 --> 00:02:05,000
son zamanlarda düşünüp merak etmeye başladığım bir şey var:

43
00:02:05,000 --> 00:02:07,000
Neden, yani neden?

44
00:02:07,000 --> 00:02:09,000
Bu dünyaya yapmaya geldiğimiz işi yapmaktan

45
00:02:09,000 --> 00:02:13,000
korkmamız mı gerekiyor?

46
00:02:13,000 --> 00:02:18,000
Demek istediğim, yaratıcı mesleklerin nesi bu kadar korkunç ki,

47
00:02:18,000 --> 00:02:21,000
diğer kariyerleri kimse dert etmiyor da, bu mesleklere gelince

48
00:02:21,000 --> 00:02:25,000
karşımızdakinin ruh sağlığı için endişe ediyoruz?

49
00:02:25,000 --> 00:02:28,000
Mesela babam kimya mühendisiydi.

50
00:02:28,000 --> 00:02:32,000
Kırk yıl boyunca kimya mühendisliği yaptı ama kimse

51
00:02:32,000 --> 00:02:36,000
kimya mühendisliği yapmaktan korkup korkmadığını sormadı.

52
00:02:36,000 --> 00:02:40,000
Yani -- "şu bahtsız kimya mühendisi John'un hali nasıl, iyi mi acaba?"

53
00:02:40,000 --> 00:02:44,000
Yani hiç karşılaşmadım.

54
00:02:44,000 --> 00:02:48,000
Kimya mühendislerinin hakkını vermek gerek tabii,

55
00:02:48,000 --> 00:02:50,000
yüzyıllar boyunca adlarını "alkolik manik-depresife"

56
00:02:50,000 --> 00:02:53,000
çıkarmadılar.

57
00:02:53,000 --> 00:02:54,000
(Kahkaha)

58
00:02:54,000 --> 00:02:57,000
Öte yandan, biz yazarların böyle kötü bir ünü var.

59
00:02:57,000 --> 00:03:01,000
Üstelik sadece yazarlar da değil, her türden yaratıcı işle

60
00:03:01,000 --> 00:03:06,000
uğraşanların hepsinin ciddi ruhsal bozukluğa sahip olmaları bekleniyor.

61
00:03:06,000 --> 00:03:10,000
Sadece 20. yüzyılda genç yaşta canına kıyan,

62
00:03:10,000 --> 00:03:14,000
gerçekten çok görkemli yaratıcı zihinlerin sayısına baksanız bile

63
00:03:14,000 --> 00:03:17,000
bu kötü üne hak verirsiniz.

64
00:03:17,000 --> 00:03:20,000
Kendini öldürmeyenler bile, aslında kendi yetenekleri

65
00:03:20,000 --> 00:03:23,000
yüzünden ecellerine ulaşmışlar.

66
00:03:23,000 --> 00:03:26,000
Norman Mailer, ölmeden hemen önce yapılan son röportajında

67
00:03:26,000 --> 00:03:29,000
"Kitaplarımın her biri beni biraz daha öldürdü." demiş.

68
00:03:29,000 --> 00:03:34,000
İnsanın hayatının işi için bunu demesi olağandışı.

69
00:03:34,000 --> 00:03:37,000
Ama bunu duyunca gözümüzü bile kırpmıyoruz,

70
00:03:37,000 --> 00:03:39,000
çünkü bu tür cümleleri çok işittik,

71
00:03:39,000 --> 00:03:43,000
ve bir şekilde yaratıcılık ve çile çekmenin, tabiatları gereği

72
00:03:43,000 --> 00:03:48,000
birbirleriyle bağlantılı olduğunu, dolayısıyla sanatsal faaliyetin, nihayetinde,

73
00:03:48,000 --> 00:03:53,000
hep ızdıraba dönüşmesi gerektiğini içselleştirdik ve kabul ettik.

74
00:03:53,000 --> 00:03:55,000
Şimdi hepinize sormak istediğim soru şu:

75
00:03:55,000 --> 00:03:58,000
Siz de böyle mi düşünüyorsunuz?

76
00:03:59,000 --> 00:04:01,000
Bunu böyle kabullenebilir misiniz?

77
00:04:01,000 --> 00:04:04,000
Çünkü bir adım bile geri çekilip bakınca, nasıl desem -

78
00:04:04,000 --> 00:04:06,000
ben bunu kabullenemiyorum.

79
00:04:06,000 --> 00:04:08,000
Tiksindirici buluyorum.

80
00:04:08,000 --> 00:04:10,000
Ayrıca tehlikeli olduğunu düşünüyorum

81
00:04:10,000 --> 00:04:13,000
ve sonraki yüzyıla aktarılmasını istemiyorum.

82
00:04:13,000 --> 00:04:17,000
Yaratıcı beyinleri hayatta tutmanın daha iyi olduğunu düşünüyorum.

83
00:04:17,000 --> 00:04:23,000
Kendi hesabıma şunu diyebilirim:

84
00:04:23,000 --> 00:04:28,000
böyle karanlık düşüncelere kapılıp aşağılara çekilmemin

85
00:04:28,000 --> 00:04:31,000
- hele hele kariyerim içinde bulunduğu bu özel durumda -

86
00:04:31,000 --> 00:04:34,000
benim için çok tehlikeli olduğunu biliyorum.

87
00:04:34,000 --> 00:04:36,000
Bakın şöyle ifade edeyim,

88
00:04:36,000 --> 00:04:38,000
Oldukça genç sayılırım; daha kırk yaşındayım.

89
00:04:38,000 --> 00:04:41,000
Önümde belki de kırk yıllık daha çalışma hayatı var.

90
00:04:41,000 --> 00:04:46,000
Bugünden sonra ne yazarsam yazayım, çok büyük ihtimalle

91
00:04:46,000 --> 00:04:49,000
bütün bir dünya "son büyük başarısının

92
00:04:49,000 --> 00:04:52,000
ardından gelen çalışma" deyip geçecek.

93
00:04:52,000 --> 00:04:56,000
Hepimiz burada arkadaş sayılırız; onun için söyleyip geçeceğim:

94
00:04:56,000 --> 00:04:59,000
öyle sanıyorum ki benim en büyük başarım arkamda kaldı.

95
00:04:59,000 --> 00:05:02,000
Aman Yarabbi, ne korkunç!

96
00:05:02,000 --> 00:05:05,000
Bu tür düşünceler insanı sabah saat dokuzda cin tonik

97
00:05:05,000 --> 00:05:08,000
içmeye başlatabilir; ben de o yöne doğru

98
00:05:08,000 --> 00:05:10,000
gitmek istemiyorum.

99
00:05:10,000 --> 00:05:11,000
(Kahkaha)

100
00:05:11,000 --> 00:05:13,000
Çok sevdiğim işimi yapmayı tercih ederim.

101
00:05:13,000 --> 00:05:16,000
Peki bu nasıl mümkün?

102
00:05:16,000 --> 00:05:20,000
Bunun üzerine çok düşündüm ve şu kanıya vardım:

103
00:05:20,000 --> 00:05:23,000
bundan sonra çalışabilmek, yazmaya devam edebilmek için,

104
00:05:23,000 --> 00:05:28,000
ruh sağlığımı koruyacak bir tür düzenek geliştirmeliyim.

105
00:05:28,000 --> 00:05:31,000
Bundan böyle, yazarlığa devam edebilmek için, kendimle,

106
00:05:31,000 --> 00:05:36,000
kitaplarıma halkın vereceği tepkiye dair endişem

107
00:05:36,000 --> 00:05:39,000
arasına güvenli bir mesafe koymalıyım.

108
00:05:39,000 --> 00:05:44,000
Geçen sene boyunca, böyle bir bakış açısı ararken,

109
00:05:44,000 --> 00:05:46,000
biraz değişik çağlara ve

110
00:05:46,000 --> 00:05:48,000
değişik toplumlara bakıp,

111
00:05:48,000 --> 00:05:52,000
yaratıcı insanlara yardımcı olacak, yaratıcılığın doğasındaki

112
00:05:52,000 --> 00:05:55,000
duygusal riskleri idare etmelerini sağlayacak,

113
00:05:55,000 --> 00:05:58,000
bizimkilerden daha iyi ve daha aklıselim görüşler aradım.

114
00:05:58,000 --> 00:06:02,000
Aradıkça, kendimi antik Yunan ve antik Roma'da buldum.

115
00:06:02,000 --> 00:06:06,000
Beni izlemeye devam edin, çünkü dönüp dolaşıp başa döneceğim.

116
00:06:06,000 --> 00:06:08,000
Antik Yunan ve antik Roma'ya dönersek,

117
00:06:08,000 --> 00:06:10,000
o zamanlarda insanlar yaratıcılığın

118
00:06:10,000 --> 00:06:13,000
insanın kendinden kaynaklandığına inanmıyorlardı.

119
00:06:13,000 --> 00:06:17,000
Yaratıcılığın, insana refakat eden kutsal bir ruh olup,

120
00:06:17,000 --> 00:06:21,000
insanlara, meçhul ve uzak bir kaynaktan, anlaşılmaz sebeplerle

121
00:06:21,000 --> 00:06:23,000
geldiğine inanıyorlardı.

122
00:06:23,000 --> 00:06:29,000
Yunanlılar, yaratıcılığı sağlayan bu refakatçi kutsal ruhlara "demon" diyorlardı.

123
00:06:29,000 --> 00:06:32,000
Sokrat, kendine gaipten bilgelik anlatan bir demonu

124
00:06:32,000 --> 00:06:34,000
olduğuna inanmasıyla ünlüdür.

125
00:06:34,000 --> 00:06:36,000
Romalılar da aynı düşüncedeydiler, ama

126
00:06:36,000 --> 00:06:41,000
onlar bu vücutsuz yaratıcı ruhlara "genius" ("deha") adını vermişlerdi.

127
00:06:41,000 --> 00:06:44,000
Bunu öğrenince çok hoşuma gitti; çünkü Romalılar, "dehanın"

128
00:06:44,000 --> 00:06:46,000
zeki bir birey anlamına geldiğini düşünmüyorlardı.

129
00:06:46,000 --> 00:06:50,000
"Dehanın," böyle büyülü bir varlık olduğuna,

130
00:06:50,000 --> 00:06:54,000
sanatçıların stüdyolarının duvarlarında yaşadığına

131
00:06:54,000 --> 00:06:58,000
- şu ev cini Dobby gibi -

132
00:06:58,000 --> 00:07:02,000
bazen de ortaya çıkıp böyle gizlice sanatçıya eserinde yardımcı olduğuna,

133
00:07:02,000 --> 00:07:05,000
esere biçim verdiğine inanıyorlardı.

134
00:07:05,000 --> 00:07:09,000
İşte budur! Aradığım o "ruhsal mesafeyi" bulmuştum,

135
00:07:09,000 --> 00:07:12,000
eserimin sonuçlarından kendimi koruyacak düzenek buydu.

136
00:07:12,000 --> 00:07:16,000
Üstelik herkes de bu işin böyle işlediğini biliyordu.

137
00:07:16,000 --> 00:07:19,000
Böylece antik çağdaki sanatçı, çeşitli sorunlardan korunuyordu:

138
00:07:19,000 --> 00:07:21,000
Mesela, kendini beğenmişlik.

139
00:07:21,000 --> 00:07:24,000
Eserin görkemli de olsa, itibarı tümüyle sana ait değildi,

140
00:07:24,000 --> 00:07:28,000
herkes bu vücutsuz "dehanın" sana yardımcı olduğunu bilirdi.

141
00:07:28,000 --> 00:07:31,000
Berbat bir eser çıkarsan da, bu sefer bütün hata sende değildi,

142
00:07:31,000 --> 00:07:34,000
senin "dehan" tembellik yapmış, Hay Allah.

143
00:07:34,000 --> 00:07:40,000
Batı'da insanlar yaratıcılığa gerçekten çok uzun bir süre böyle baktılar.

144
00:07:40,000 --> 00:07:42,000
Sonra Rönesans geldi ve her şey değişti,

145
00:07:42,000 --> 00:07:44,000
yeni bir fikir ortaya atıldı, dendi ki:

146
00:07:44,000 --> 00:07:48,000
bireyi, evrenin ortasına, bütün tanrıların ve bilinmezliklerin

147
00:07:48,000 --> 00:07:50,000
üstüne yerleştirelim. Artık,

148
00:07:50,000 --> 00:07:53,000
kutsal emirler alan mitolojik yaratıklara yer yok.

149
00:07:53,000 --> 00:07:55,000
Bu, akılcı hümanizmi başlattı ve insanlar

150
00:07:55,000 --> 00:07:58,000
yaratıcılığın kişinin tümüyle kendisinden

151
00:07:58,000 --> 00:08:00,000
geldiğine inanmaya başladılar.

152
00:08:00,000 --> 00:08:02,000
Tarih boyunca ilk defa,

153
00:08:02,000 --> 00:08:07,000
şu veya bu sanatçıya "dehanın gelmiş olması" yerine, doğrudan

154
00:08:07,000 --> 00:08:09,000
kendisinin "dahi" olduğunu duymaya başladık.

155
00:08:09,000 --> 00:08:12,000
Fikrimi sorarsanız, bunun büyük bir hata olduğunu düşünüyorum.

156
00:08:12,000 --> 00:08:16,000
Yani tutup da, bir kişiye, tek bir insancığa,

157
00:08:16,000 --> 00:08:20,000
kendi başına bütün kutsal, bilinmez, ebedi sırların

158
00:08:20,000 --> 00:08:22,000
hepsinin yayıldığı bir pınar, bir kaynak ve bir cevher olduğunu

159
00:08:22,000 --> 00:08:25,000
söylemek, bütün bu sorumluluğu üstüne yüklemek,

160
00:08:25,000 --> 00:08:31,000
zaten kırılgan insan ruhu üzerinde biraz fazla bir yük.

161
00:08:31,000 --> 00:08:35,000
Gidip de birine "sen güneşi yut" demek gibi.

162
00:08:35,000 --> 00:08:37,000
İnsan benliğini tümüyle bozup eğreltiyor,

163
00:08:37,000 --> 00:08:41,000
ve karşılanamayacak yüksek beklentilerin oluşmasına yol açıyor.

164
00:08:41,000 --> 00:08:43,000
Sanıyorum, bunun baskısı,

165
00:08:43,000 --> 00:08:46,000
sanatçılarımızı beş yüz yıldır öldürüyor.

166
00:08:46,000 --> 00:08:48,000
Eğer bu doğruysa,

167
00:08:48,000 --> 00:08:50,000
- ki ben doğru olduğunu düşünüyorum -

168
00:08:50,000 --> 00:08:53,000
sormamız gereken: ne yapsak?

169
00:08:53,000 --> 00:08:56,000
Yani bunun başka yolu var mıdır?

170
00:08:56,000 --> 00:08:59,000
Belki insanlar ve yaratıcı bilinmezlik arasındaki ilişkiyi

171
00:08:59,000 --> 00:09:02,000
açıklayacak daha eski görüşlere geri dönebiliriz.

172
00:09:02,000 --> 00:09:04,000
Belki de dönemeyiz.

173
00:09:04,000 --> 00:09:08,000
Belki beş yüz yıllık akılcı insan merkezli düşünceyi, 18 dakikalık

174
00:09:08,000 --> 00:09:10,000
bir konuşmada silip atamayız.

175
00:09:10,000 --> 00:09:13,000
Ve bir de herhalde bu dinleyiciler arasından

176
00:09:13,000 --> 00:09:18,000
böyle anlattığım gibi insanları takip edip de üzerlerine

177
00:09:18,000 --> 00:09:21,000
peri tozu serpen perilere karşı

178
00:09:21,000 --> 00:09:25,000
çok haklı bilimsel itirazlarda bulunacaklar çıkabilir.

179
00:09:25,000 --> 00:09:29,000
Hepinizi ikna edebileceğimi sanmıyorum.

180
00:09:29,000 --> 00:09:32,000
Ama sormak istediğim soru şu:

181
00:09:32,000 --> 00:09:34,000
neden olmasın ki?

182
00:09:34,000 --> 00:09:36,000
Neden bu şekilde bakmayalım?

183
00:09:36,000 --> 00:09:40,000
Çünkü bu söylediğim de, yaratıcı sürecin

184
00:09:40,000 --> 00:09:44,000
insanı tımarhanelik eden kaprisi üzerine duyduğum

185
00:09:44,000 --> 00:09:46,000
diğer açıklamalar kadar mantıklı.

186
00:09:46,000 --> 00:09:49,000
Herhangi bir şey yaratmaya kalkışmış olan herkes

187
00:09:49,000 --> 00:09:52,000
- mesela bu salondaki herkes -

188
00:09:52,000 --> 00:09:54,000
bu sürecin hep akılcı işlemediğini bilir.

189
00:09:54,000 --> 00:09:58,000
Hatta, bazen, bariz akıldışı gibi gelebilir.

190
00:09:58,000 --> 00:10:04,000
Geçenlerde olağandışı Amerikalı şair Ruth Stone'la tanıştım.

191
00:10:04,000 --> 00:10:07,000
Şimdi 90'lı yaşlarında, ama bütün hayatı boyunca şiir yazmış.

192
00:10:07,000 --> 00:10:10,000
Bana küçüklüğüyle ilgili bir öykü anlattı: Virginia eyaletinde

193
00:10:10,000 --> 00:10:12,000
köyde yaşarken, tarlada çalışırmış;

194
00:10:12,000 --> 00:10:15,000
bazen bir şiirin, taa ufuktan kendine doğru

195
00:10:15,000 --> 00:10:17,000
geldiğini duyup hissedermiş.

196
00:10:17,000 --> 00:10:20,000
Gökgürültülü bir hava treni gibiymiş.

197
00:10:20,000 --> 00:10:23,000
Yukarılardan yuvarlanıp kendisine doğru gelirmiş.

198
00:10:23,000 --> 00:10:26,000
Geldiğini, ayaklarının altındaki toprağın sarsılmasından fark edermiş.

199
00:10:26,000 --> 00:10:29,000
Şiir geldiği zamanlarda ne yapacağını bilirmiş:

200
00:10:29,000 --> 00:10:31,000
kendi ifadesiyle, "deli dana gibi koşarmış".

201
00:10:31,000 --> 00:10:33,000
Evine doğru deli dana gibi koşarken,

202
00:10:33,000 --> 00:10:35,000
şiir onu takip edip kovalarmış;

203
00:10:35,000 --> 00:10:38,000
bütün mesele, bir kağıt-kaleme, şiir içinden akıp gitmeden önce ulaşmakmış;

204
00:10:38,000 --> 00:10:41,000
yoksa şiiri yakalayıp da

205
00:10:41,000 --> 00:10:43,000
kağıda yazamazmış.

206
00:10:43,000 --> 00:10:45,000
Bazen gerçekten de eve varamazmış.

207
00:10:45,000 --> 00:10:48,000
Koşup koşup koşup da sonunda evine varamayınca,

208
00:10:48,000 --> 00:10:50,000
şiir içinden geçip gidermiş, o da yakalayamazmış;

209
00:10:50,000 --> 00:10:53,000
fakat şiir tarlaların üzerinde devam edip, kendi ifadesiyle,

210
00:10:53,000 --> 00:10:56,000
"başka bir şair bulmaya" gidermiş.

211
00:10:56,000 --> 00:10:58,000
Dahası, bazen de -

212
00:10:58,000 --> 00:11:00,000
- bu kısmı aklımdan çıkmıyor -

213
00:11:00,000 --> 00:11:04,000
bazen de, ucu ucuna kaçırmak üzereyken,

214
00:11:04,000 --> 00:11:06,000
eve koşup da kağıt aranırken şiir içinden geçeyazınca,

215
00:11:06,000 --> 00:11:08,000
tam şiir içinden geçerken

216
00:11:08,000 --> 00:11:11,000
kalemi kaparmış;

217
00:11:11,000 --> 00:11:13,000
öteki eliyle de uzanıp

218
00:11:13,000 --> 00:11:15,000
şiiri yakalarmış.

219
00:11:15,000 --> 00:11:17,000
Şiiri kuyruğundan yakalayıp,

220
00:11:17,000 --> 00:11:21,000
vücuduna doğru geri çekermiş,

221
00:11:21,000 --> 00:11:23,000
bir yandan da kağıda yazarmış.

222
00:11:23,000 --> 00:11:27,000
Bu olunca, şiir sonunda sayfaya mükemmel ve mütemmim çıkarmış.

223
00:11:27,000 --> 00:11:30,000
Ama bir eksiklikle: Tersten, son kelimeden ilkine doğru.

224
00:11:30,000 --> 00:11:32,000
(Kahkaha)

225
00:11:33,000 --> 00:11:37,000
Bu anlattığını duyunca, "hayret" dedim,

226
00:11:37,000 --> 00:11:40,000
benim yaratıcı sürecim de aynen böyle işliyor.

227
00:11:40,000 --> 00:11:43,000
(Kahkaha)

228
00:11:43,000 --> 00:11:46,000
Gerçekte yaratıcı sürecimle bunun alakası yok - ben boru değilim!

229
00:11:46,000 --> 00:11:48,000
Ben bir katırım, her bir sabah aynı saatte

230
00:11:48,000 --> 00:11:50,000
kalkarım, ter dökerim, emek harcarım, ite kaka

231
00:11:50,000 --> 00:11:53,000
uğraşmam gerekir.

232
00:11:53,000 --> 00:11:55,000
Ama bu katır halimle bile,

233
00:11:55,000 --> 00:11:59,000
benim bile bu deneyime yaklaştığım oldu.

234
00:11:59,000 --> 00:12:02,000
Zannederim sizin aranızda bir çoğu da yaşamıştır.

235
00:12:02,000 --> 00:12:06,000
Çalışmalarımın ve fikirlerimin tanımlayamadığım bir kaynaktan geldiğini

236
00:12:06,000 --> 00:12:08,000
ben bile hissettim.

237
00:12:08,000 --> 00:12:10,000
Nedir bu kaynak?

238
00:12:10,000 --> 00:12:13,000
Ve bu kaynakla, aklımızı kaçırmadan, ruh sağlığımızı bozmadan,

239
00:12:13,000 --> 00:12:16,000
ilişki kurmanın yolunu nasıl bulabiliriz?

240
00:12:16,000 --> 00:12:20,000
Bana göre, bunu yapmanın en iyi çağdaş yolunu müzisyen

241
00:12:20,000 --> 00:12:22,000
Tom Waits'de gördüm.

242
00:12:22,000 --> 00:12:27,000
Yıllar önce bir dergi için kendisiyle röportaj yapmıştım.

243
00:12:27,000 --> 00:12:29,000
Bu konudan bahsediyorduk,

244
00:12:29,000 --> 00:12:32,000
hayatının uzun bir bölümü boyunca, Tom, aynen bu tarif ettiğimiz,

245
00:12:32,000 --> 00:12:34,000
bu kontrolsüz yaratıcı dürtüleri kontrol etmeye,

246
00:12:34,000 --> 00:12:36,000
yönetmeye, elinde tutmaya gayret eden

247
00:12:36,000 --> 00:12:39,000
ızdırap içindeki çağdaş günümüz sanatçısı

248
00:12:39,000 --> 00:12:41,000
modeline uygun olarak yaşamış.

249
00:12:41,000 --> 00:12:43,000
Ama yaşlandıkça durulmuş,

250
00:12:43,000 --> 00:12:46,000
bir gün Los Angeles'ta otoyolda giderken

251
00:12:46,000 --> 00:12:48,000
başına bütün bunları değiştirecek bir olay gelmiş.

252
00:12:48,000 --> 00:12:50,000
Hızla yolunda devam ederken, birden,

253
00:12:50,000 --> 00:12:52,000
ufak bir melodi parçacığı duymuş,

254
00:12:52,000 --> 00:12:57,000
genelde ilham böyle nazlı ve kaypak bir şekilde geliyormuş.

255
00:12:57,000 --> 00:12:59,000
Yazmayı çok istemiş, parçacık muhteşemmiş,

256
00:12:59,000 --> 00:13:01,000
çok arzulamış, ama kaydetmenin yolu yokmuş.

257
00:13:01,000 --> 00:13:03,000
Elinde kağıt yokmuş, kalem yokmuş,

258
00:13:03,000 --> 00:13:05,000
kaydedecek teybi de yokmuş.

259
00:13:05,000 --> 00:13:08,000
Her zamanki endişelerinin içinden yükseldiğini hissetmiş,

260
00:13:08,000 --> 00:13:10,000
"bunu kaybedeceğim", diye düşünmüş,

261
00:13:10,000 --> 00:13:12,000
"ve ebediyete dek hatırlayamaya çalışacağım ama bulamayacağım.

262
00:13:12,000 --> 00:13:14,000
beceremiyorum, yapamam."

263
00:13:14,000 --> 00:13:16,000
Fakat paniklemek yerine, sadece durmuş.

264
00:13:16,000 --> 00:13:18,000
Bütün bü zihinsel süreci durdurmuş

265
00:13:18,000 --> 00:13:20,000
ve bambaşka bir şey yapmış.

266
00:13:20,000 --> 00:13:22,000
Gökyüzüne doğru bakmış ve demiş ki,

267
00:13:22,000 --> 00:13:27,000
"Afedersin, sen benim araba sürdüğümü görmüyor musun?"

268
00:13:27,000 --> 00:13:29,000
(Kahkaha)

269
00:13:29,000 --> 00:13:31,000
"Sana şu anda şarkı yazabilirmişim gibi mi geliyor?

270
00:13:31,000 --> 00:13:36,000
Varolmayı istiyorsan, daha uygun bir zamanda, seninle ilgilenebileceğim

271
00:13:36,000 --> 00:13:38,000
bir zamanda gel.

272
00:13:38,000 --> 00:13:41,000
Yoksa, gidip başkasıyla uğraş.

273
00:13:41,000 --> 00:13:43,000
Gir Leonard Cohen'le uğraş."

274
00:13:43,000 --> 00:13:47,000
Bundan sonra bütün çalışma şekli değişmiş.

275
00:13:47,000 --> 00:13:50,000
Eserleri değişmemiş, eserleri eskisi gibi karanlık olmaya devam etmişler.

276
00:13:50,000 --> 00:13:53,000
Ama yaratıcılık süreci değişmiş: Bu cini (İng. "genie")

277
00:13:53,000 --> 00:13:56,000
bu dehayı (İng. "genius") içinden çıkartıp geldiği tabiata geri salınca,

278
00:13:56,000 --> 00:13:59,000
bu azap verici, problem kaynağı şeyi illa da içinde saklanması gerekmediğini fark edince,

279
00:13:59,000 --> 00:14:03,000
yaratıcılık sürecinin etrafındaki ağır endişe de ortadan kalkmış.

280
00:14:03,000 --> 00:14:07,000
Bu rahatlamayı sağlayan, Tom'un, bu "Tom olmayan"

281
00:14:07,000 --> 00:14:11,000
tuhaf, harici mahluk ile arasındaki tuhaf, garip, şaşılası

282
00:14:11,000 --> 00:14:13,000
muhabbet olabilir.

283
00:14:13,000 --> 00:14:16,000
Bu öyküyü duyduktan sonra, öykü benim çalışma şeklimi de

284
00:14:16,000 --> 00:14:19,000
değiştirmeye başladı, bir keresinde de beni kurtardı.

285
00:14:19,000 --> 00:14:22,000
"Ye, Dua Et, Sev"i yazmaya devam ederken, yine böyle ümitsizliğe

286
00:14:22,000 --> 00:14:25,000
yuvarlanacak gibi oldum; çünkü uğraşıyordum,

287
00:14:25,000 --> 00:14:28,000
ama bir türlü olmuyordu, felaket olacağını,

288
00:14:28,000 --> 00:14:31,000
tüm zamanların en kötü kitabı olacağını

289
00:14:31,000 --> 00:14:33,000
düşünmeye başladım. Sadece kötü olacağını

290
00:14:33,000 --> 00:14:35,000
düşünmüyordum, tüm zamanların en kötü kitabı olacağını düşünüyordum.

291
00:14:35,000 --> 00:14:38,000
Bu projeden vazgeçmem gerektiğini düşünmeye başladım.

292
00:14:38,000 --> 00:14:41,000
Ama Tom'un açık havayla konuşmasını hatırladım

293
00:14:41,000 --> 00:14:43,000
ve aynısını denedim.

294
00:14:43,000 --> 00:14:46,000
Kafamı yazdıklarımdan kaldırdım, ve odanın

295
00:14:46,000 --> 00:14:49,000
boş bir köşesine doğru konuşmaya başladım.

296
00:14:49,000 --> 00:14:52,000
Yüksek sesle "Dinle beni, mahluk," dedim,

297
00:14:52,000 --> 00:14:56,000
"Sen de ben de biliyoruz ki bu kitap iyi çıkmazsa

298
00:14:56,000 --> 00:14:58,000
bu sadece benim suçum sayılmaz, değil mi?

299
00:14:58,000 --> 00:15:00,000
Çünkü bak ben elimden gelenin tümünü yapıyorum,

300
00:15:00,000 --> 00:15:02,000
benden bu kadar.

301
00:15:02,000 --> 00:15:05,000
Eğer kitabın iyi olmasını istiyorsan, ortaya çıkıp üzerine düşeni yapmalısın.

302
00:15:05,000 --> 00:15:08,000
Ama bak sana ne diyeceğim, eğer yapmazsan, umrumda da değil.

303
00:15:08,000 --> 00:15:11,000
Ben yazmaya devam edeceğim çünkü bu benim işim.

304
00:15:11,000 --> 00:15:13,000
Yarın öbürgün unutmayalım diye belirtiyorum:

305
00:15:13,000 --> 00:15:16,000
Ben üzerime düşeni yapıyorum."

306
00:15:16,000 --> 00:15:19,000
(Kahkaha)

307
00:15:20,000 --> 00:15:21,000
Çünkü --

308
00:15:21,000 --> 00:15:23,000
(Alkış)

309
00:15:23,000 --> 00:15:26,000
nihayetinde, söyleyeceğim şu -

310
00:15:26,000 --> 00:15:28,000
yüzyıllar önce, Kuzey Afrika çöllerinde

311
00:15:28,000 --> 00:15:33,000
insanlar, ayışığında, sabahlara kadar süren ayinler yapar,

312
00:15:33,000 --> 00:15:35,000
kutsal müzik eşliğinde, dans ederlerdi.

313
00:15:35,000 --> 00:15:38,000
Her seferinde de çok görkemli olurdu, çünkü dansçılar profesyoneldi,

314
00:15:38,000 --> 00:15:40,000
ve dansları müthişti.

315
00:15:40,000 --> 00:15:43,000
Ama arada bir, çok nadiren, farklı bir şey olurdu;

316
00:15:43,000 --> 00:15:46,000
dansçılardan biri, nefsini bırakıp, transa geçerdi.

317
00:15:46,000 --> 00:15:49,000
Herhalde ne demek istediğimi biliyorsunuz,

318
00:15:49,000 --> 00:15:53,000
Çünkü hayatınızın bir aşamasında, böyle bir performansla karşılaşmışsınızdır.

319
00:15:53,000 --> 00:15:55,000
Sanki zaman durmuş,

320
00:15:55,000 --> 00:15:57,000
dansçı da bir kapıdan geçmiş gibi olurdu,

321
00:15:57,000 --> 00:16:02,000
aslında önceleri bin kere yaptığı danstan farklı bir şey yapmasa da,

322
00:16:02,000 --> 00:16:04,000
herşey düzene girerdi.

323
00:16:04,000 --> 00:16:06,000
Birden, insan görünümünü terk ederdi,

324
00:16:06,000 --> 00:16:09,000
içinden ve aşağılardan bir nur görünür,

325
00:16:09,000 --> 00:16:13,000
hepsi de içlerinde kutsal bir ateş hissederdi.

326
00:16:13,000 --> 00:16:15,000
Bu olay olduğunda, insanlar buna

327
00:16:15,000 --> 00:16:19,000
ne ad vereceklerini biliyorlardı, adını söylerlerdi:

328
00:16:19,000 --> 00:16:22,000
Ellerini çırpıp, zikre başlarlardı.

329
00:16:22,000 --> 00:16:26,000
"Allah, Allah, Allah, Tanrı, Tanrı, Tanrı."

330
00:16:26,000 --> 00:16:28,000
İşte bu Tanrı'dır.

331
00:16:29,000 --> 00:16:32,000
İlginç bir tarih bilgisi de vereyim --

332
00:16:32,000 --> 00:16:37,000
Emeviler Güney İspanya'yı ele geçirdiklerinde, bu geleneği de taşıdılar,

333
00:16:37,000 --> 00:16:39,000
yıllar içinde "Allah, Allah, Allah" olan telaffuz bozuldu,

334
00:16:39,000 --> 00:16:42,000
"Olé, Olé, Olé"ye dönüştü.

335
00:16:42,000 --> 00:16:45,000
Bunu da günümüzde İspanya'da, gösteride imkansız ve

336
00:16:45,000 --> 00:16:49,000
büyülü bir şey olduğunda boğa güreşlerinde ve Flamenko danslarında duyarız.

337
00:16:49,000 --> 00:16:52,000
"Allah, olé, olé, Allah, muhteşem, bravo,"

338
00:16:52,000 --> 00:16:54,000
akıl-sır ermez, işte -- Tanrı'nın bir tecellisi.

339
00:16:54,000 --> 00:16:57,000
Çok güzel, çünkü bu bize gereklidir.

340
00:16:57,000 --> 00:17:01,000
Ama gelin görün ki, bir sonraki sabah uyandığında,

341
00:17:01,000 --> 00:17:04,000
dansçı için bir sorun vardır: artık salı sabahıdır;

342
00:17:04,000 --> 00:17:08,000
saat 11 olmuştur, ve artık dansçı Tanrı'nın bir tecellisi değildir.

343
00:17:08,000 --> 00:17:12,000
Sadece dizleri çok ağrıyan yaşlı bir fanidir,

344
00:17:12,000 --> 00:17:16,000
ve belki de bir daha asla aynı şekilde yükselmeyecektir.

345
00:17:16,000 --> 00:17:19,000
Ve belki bir daha, ne kadar dönerse dönsün, hiç kimse Tanrı'nın adını zikretmeyecektir

346
00:17:19,000 --> 00:17:22,000
Peki o zaman hayatının kalanında ne yapsın?

347
00:17:22,000 --> 00:17:24,000
Bu zor.

348
00:17:24,000 --> 00:17:27,000
Bu, yaratıcı bir hayatta kabullenilmesi en zor

349
00:17:27,000 --> 00:17:29,000
şeylerden biri.

350
00:17:29,000 --> 00:17:32,000
Ama belki de bu kadar ızdırab dolu olması gerekmez:

351
00:17:32,000 --> 00:17:36,000
eğer baştan beri bu olayın olağandışı niteliğinin

352
00:17:36,000 --> 00:17:39,000
kendinden geldiğine inanmadıysan, bunun sadece hayalinin

353
00:17:39,000 --> 00:17:42,000
ötesinde bir kaynaktan, hayatının nefis bir parçacığında

354
00:17:42,000 --> 00:17:46,000
sana borç verilmiş olduğuna ve bitince de başkasına geçeceğine

355
00:17:46,000 --> 00:17:49,000
inanıyorsan, o kadar da zor olmaz.

356
00:17:49,000 --> 00:17:53,000
Eğer bunu bu şekilde kabul edersek, bu bir çok şeyi değiştiriyor.

357
00:17:53,000 --> 00:17:55,000
Birkaç ay önce böyle

358
00:17:55,000 --> 00:17:59,000
düşünmeye başladım; o zamandan beri de böyle düşünüyorum.

359
00:17:59,000 --> 00:18:03,000
Bu aralarda yakında basılacak yeni bir kitaba

360
00:18:03,000 --> 00:18:06,000
çalışıyorum, ilk kitabın heyecanla beklenen devamı.

361
00:18:06,000 --> 00:18:09,000
Bu tehlikeli heyecan beni korkutuyor.

362
00:18:09,000 --> 00:18:12,000
Ben de, bunu her düşünüp ödüm patladıkça

363
00:18:12,000 --> 00:18:14,000
kendime korkmamayı

364
00:18:14,000 --> 00:18:16,000
hatırlatıyorum.

365
00:18:16,000 --> 00:18:18,000
Yılmamayı hatırlatıyorum.

366
00:18:18,000 --> 00:18:20,000
Sadece işimi yapmayı hatırlatıyorum.

367
00:18:20,000 --> 00:18:22,000
Yani, üzerime düşeni yapmaya devam etmeyi hatırlatıyorum.

368
00:18:22,000 --> 00:18:25,000
Eğer işin dans etmekse, dansını et.

369
00:18:25,000 --> 00:18:29,000
Eğer sana bir dörtgöz deha tahsis edilirse de

370
00:18:29,000 --> 00:18:34,000
çabalarının arasında aniden bir mucizenin tecellisine tanık olursak,

371
00:18:34,000 --> 00:18:36,000
ne diyeceğiz? "Olé!"

372
00:18:36,000 --> 00:18:39,000
Yok eğer böyle bir olmazsa, sen yine de dansını et.

373
00:18:39,000 --> 00:18:41,000
Yine de sana bir "Olé!"

374
00:18:41,000 --> 00:18:43,000
Buna inanıyorum, ve "Yine de sana bir "Olé!"' demeyi,

375
00:18:43,000 --> 00:18:45,000
bunu sadece her seferinde

376
00:18:45,000 --> 00:18:49,000
inatla ve sevgiyle çaba gösterildiği için söyletmeyi

377
00:18:49,000 --> 00:18:51,000
öğretmemiz gerekiyor.

378
00:18:51,000 --> 00:18:52,000
Teşekkürler.

379
00:18:52,000 --> 00:18:54,000
(Alkış)

380
00:18:55,000 --> 00:18:56,000
Teşekkürler

381
00:18:56,000 --> 00:18:58,000
(Alkış)

382
00:18:59,000 --> 00:19:01,000
June Cohen: Olé!

383
00:19:01,000 --> 00:19:10,000
(Alkış)