Gerçek Olduğu Anlaşılan "Komplo" Teorileri - Açık İstihbarat

Günümüzde "komplo" teorisi tanımı, sistemin işine gelmeyen alternatif düşünce tarzlarının sistem tarafından marjinalize edilmesi için kullanılan bir tanım. Halbuki sistemin akredite isimleri , işlerine gelen noktada komplo teorisine başvurmaktan geri durmuyorlar. 11 Eylül'ü "komplo teorisi" olarak adlandıran isimler, sözkonusu kendi devletlerinin içindeki "komplolar" oldu mu, en inanılmaz hikayeleri "gerçek" olarak lanse ediyorlar.

Neticede "komplo" kimin işine yaradığına bağlı olarak gerektiğinde "komple teori" olabiliyorlar.

Büyük bir yaygara ile topluma dayatılmaya çalışılan "domuz gribi"'ne karşı insanları uyaranların nasıl komplocu olmakla suçlandığını hatırlayın.

Sonuç ortada. (Bkz: Siz Bu Haberi Daha Önce Okumuştunuz)

Küstah cahillerin yönettiği bir dünyada "komplocu" suçlaması ile karşı karşıya kaldığınızda , bu küstah cahillere karşı yapacağınız tek şey cahilliklerini suratlarına vurmak olmalıdır.

İşte size , gerçek olduğu ortaya çıkan "komplo" teorilerinden seçme bir demet....

1) Dreyfus Davası : Fransız yahudi subay Alfred Dreyfus'un haksız bir şekilde vatan hainliği ile suçlandığı tarihi duruşmada gerçekleri örtmek için hükümet büyük çaba sarfetti. Sonunda gerçekler ortaya çıktı.

2) Mafya : 1960'lara kadar Mafya kavramı bir "komplo teorisi" olarak sunuluyordu. Organize suç örgütleri biliniyordu ama ucu CIA'dan politikacılar ve işadamlarına kadar bir yapının varlığı , üye Joe Valachi'nin polise gerçekleri anlatması ile ortaya çıktı.

3) MK-ULTRA deneyi : 1950-70'li yıllar arasında CIA'in yürüttüğü ve "doğruluk serumu" üretmeye çalıştığı gizli deney Rockerfeller Komisyonu'nun çalışması sonucu ortaya çıkarıldı. Habersiz denekler üzerinden test edilen çeşitli ilaçlar sonucunda bilinen ölümlerden bir tanesi sivil bio-kimyacı Frank Olson oldu.

4) Mockingbird Operasyonu : 1950'lerden 1970'lere kadar CIA, yabancı ve yerli gazetecilere Mockingbird Operasyonu altında para ödeyerek, CIA propagandası yaptırdı. George Orwell'in kitabı "Hayvan Çiftliği"'nin çizgi filminin de CIA bütçesi ile çekildiği biliniyor. 1975 yılında ABD Senatosu'ndaki Church Komitesi'nin çalışmaları sonucunda bu operasyon deşifre edildi.

5) Manhattan Projesi : 1939 yılında küçük bir proje olarak başladıktan sonra, geliştiği noktada bünyesinde 130.000 kişi çalışıyor ve 2 milyar dolarlık bütçeye sahipti. (bugünkü değeri ile 22 milyar dolar). ABD'li fizikçi Oppenheimer tarafından yönetilen proje 25 sene sürmesine , binlerce kişi istihdam etmesine ve ABD çapında 30 mekanda yürütülmesine rağmen, dışarı tek bir bilgi sızmadı, medyada tek haber yeralmadı. Proje, atom bombasının üretilmesi ile sonuçlandı.

6) Asbestos : 1930-1960 arasında asbestosun solunum yolları hastalıkları ve kanser ürettiğine yönelik kanıtlar üretici firmalar tarafından saklandı. Şirket patronlarının yıllarca sakladıkları gerçek 1962 yılında bilim adamlarının asbestosun etkilerini kesin olarak ortaya koyması ile deşifre oldu.

7) Watergate : ABD hükümetinin, rakipleri Demokrat Parti merkezini dinlettikleri 1972 yılında komplo teorisi olarak dile getirilmeye başlanmıştı fakat bunun Beyaz Saray ile bağlantısı 1974 yılında Nixon teypleri olarak bilinen ses kayıtlarının ortaya çıkması ile kesinleşti.

8) Tuskegee Frengi Araştırması : 1932-1972 yılları arasında ABD Kamu Sağlığı Kurumu 400 fakir Afrika kökenli ABD'li üzerinde frengi çalışması yürüttü. Çalışma süresince deneklere tehlikeli ve yetersiz ilaçlar verilerek ve bazen gözlem süresini uzatmak için tedavi esirgenerek, hastalık hakkında gözlem yapıldı. Çalışma tamamlandığında 200 kişi frengi hastalığı sonucu ölmüştü.

9) Northwoods Operasyonu : 11 Eylül'ü "komplo teorisi" olarak nitelendirip "ne yani ABD kendi kendine mi saldırdı" diyen küstah cahillerin öğrenmesi gereken operasyonlardan bir tanesi. 1962 yılında zamanın Savunma Bakanı McNamara ve CIA tarafından kotarılan planlar, suçu Küba'nın üzerine yıkmak üzere ABD toprağı üzerinde patlamalar gerçekleştirilmesi ve bir uçağın kaçırılarak havada patlatılması gibi unsurlar içeriyordu. Bu eylemler sonucunda Küba'nın işgali için meşruiyet zemini yaratılacaktı. Bu planlar Kennedy tarafından onaylanmadı. Kennedy çok geçmeden bir suikaste kurban gitti.

10) Nayirah'ın Tanıklığı : 1991'deki Körfez Savaşı öncesinde "Kuveytli Kız" Nayirah'ın ABD kongresinde yaptığı "göz yaşartıcı" açıklamalar , kamuoyunda Körfez Savaşı için destek yaratılması için kullanıldı. Nayirah; Irak'lı askerlerin Kuveyt'te bebekleri kuvözlerinden çıkarıp yere attığı gibi infial uyandıran ifadelerle tanıklığını anlatmıştı. Sonradan ortaya çıktı ki; Nayirah, Kuveyt'in ABD elçisinin kızı olarak CIA tarafından oyunculuk eğitimi verilmiş ve Hill & Knowlton lobi firmasının koreografisi ile Kongre önünde sahte bir tanıklık sağlanmıştı.

11) FBI'ın 1960'daki Kontra-İstihbarat Operasyonları : FBI ; kuruluşundan itibaren, gizli operasyonlar gerçekleştirse de, 1956-1971 yılları arasında gerçekleştiren COINTELPRO (Counter Intelligence Program) operasyonlarının amacı, "ulusal güvenliği sağlamak, şiddeti önlemek ve mevcut sosyal ve politik düzeni korumak" olarak nitelendirilmişti. FBI bu dönemde, siyah panterler gibi siyah kadın hakları gruplarından, Porto Riko'nun bağımsızlığını savunan gruplara karşı bir çok grup bünyesine sızarak, bunların marjinalleşmesi ve bastırılması için operasyonlar gerçekleştirdi. Programı onaylayan FBI direktörü Hoover'ın FBI ajanlarına talimatı netti : "Bu hareketleri ve liderlerini, deşifre etmek, engellemek, yanlış yönlendirmek, itibarsızlaştırmak veya nötralize etmek"

12) İran-Kontra Skandalı : 1985-86 döneminde ABD hükümeti, İran'daki rehinelerin kurtarılması için İsrail ile İran arasında gizli silah satışının sağlanması için emir verdi. Bu operasyon 1987 yılında Kongre tarafından ortaya çıkarılsa da, olay yarbay Oliver North çerçevesinde döndürülerek, operasyonun derinliklerine inilmesi engellendi. Bu deşifrasyonla, CIA'in uyuşturucu ticareti aracılığı ile oluşturduğu kara bütçeler dosyası da kalınlaşmış oldu.

13) BCCI Bankası Skandalı : 1972 yılında Pakistan'lı Hasan Abedi tarafından Luxembourg'da kurulan BCCI bankası, 10 sene içinde zirveye ulaştığında, dünyanın 78 ülkesinde 400'ünün üzerinde şubesi olan 20 milyar dolar üzerinde özvarlığa sahip dünyanın en büyük 7. bankası olmuştu. 1980'lerde bu banka filmlere konu olacak bir örtülü operasyonun hedefi oldu.

ABD Gümrük Servisi'nin gizli ajanı Robert Mazur'un başrolde olduğu operasyon; BCCI yöneticilerinin ve dünya çapında iş yapan uluslararası uyuşturucu tacirlerinin katıldığı bir sahte düğün operasyonu ile son buldu. Bu dönemde hepsi Mazur ile kişisel dostluk gerçekleştirmişti. Tampa'da gerçekleşen yargılamada banka yöneticileri uzun hapis cezaları aldılar ve hükümet yetkilileri ile işbirliği yapmaları sonucu 1980'ler boyunca BCCI bir çok kurumun incelemesi altına alındı. Bankanın, birden çok merkezde faaliyet göstererek, denetimden kaçma özelliği, 1990'ların başında küresel bankacılık sisteminin yeniden organize edilmesi yolundaki tartışmalarının da ateşleyicilerinden biri oldu.

14) CIA'in Los Angeles'taki Uyuşturucu Şebekesi : Pulitzer Ödüllü gazeteci Gary Webb; San Jose Mercury news gazetesinde "Karanlık Müttefiklik" (Dark Alliance) başlıklı üç bölümlük seri haberini yayınladığında tarih 1996 yılının Ağustos ayı idi. Haberde, Nikaragualı uyuşturucu tacirlerinin Los Angeles'ta bir kokain satış şebekesi oluşturduklarını ve buradan sağladıkları gerlirle Nikaragua'da kontra-gerilla güçlerinin finanse edildiği belirtiliyordu. Webb; bütün bu operasyonun CIA'in bilgisi dahilinde yürüdüğünü ve sınırdan uyuşturucu geçişine izin verildiğini belgelemişti.

15) Tonkin Körfezi Vakası : Kennedy'nin öldürülmesinden sonra, Vietnam Savaşı'nın derinleştirilmesinde en önemli kamuoyu hamlelerinden biri Tonkin Körfezi vakası olarak bilinen olayla gerçekleşti.

Raporlara göre 2 Ağustos 1964'te iki ABD gemisi, Kuzey Vietnam donanmasına ait iki hücum botla temas sağladı ve bir tanesini batırdı. Bu olay sonucunda Kongre'den , Tonkin Körfezi yasası çıktı.

Bu yasa ile Kennedy'nin yerine gelen Johnson'a, "komunist saldırı tehlikesi altında olan herhangi bir Güneydoğu Asya ülkesine yardım etme yetkisi veriliyordu". O zamandan bu yana , Tokin Körfezi olayının aslında hiç gerçekleşmediği yönünde haberler ortaya çıksa da, hiç biri 2005'in Ekim ayında New York Times'da yayınlanan haber kadar "komplo" suçlamasını defetmeye yarayamazdı. Haberde, bizzat NSA'in tarihçisi Robert J. Hanyok'ın , NSA'in o günkü olaylarla ilgili istihbarat raporlarını politikacılara sunarken çarpıttığını tespit ettiği belirtiliyordu.

16) İş Adamları Komplosu : 1930'ların başında ABD'nin en önemli askeri figürlerinden biri, Tümgeneral Smedley Butler idi. 17 temmuz 1932'de binlerce 1. Dünya Savaşı gazisi Washington'da kamp kurmuş ve 1924'te çıkan bir yasa gereği hakları olan tazminatların ödenmesini talep etmişti.

Bir onbaşı tarafından liderliği yapılan bu öfkeli kalabalığı yatıştırmak için çağrılan kişi Tümgeneral Butler olmuştu. Butler'ın sahneye çıkmasından bir kaç gün sonra o zamanki Başkan Hoover, General Mac Arthur komutanlığındaki ABD Ordusu süvari birliklerine emir vererek , bu gazilerin kamp yerlerini dağıtmıştı. Kendini açıkca Cumhuriyetçi ilan etse de, Hoover'ın bu davranışı üzerine Butler bir sonraki seçimde Roosevelt'ten yana tavır koydu.

Aynı Butler , 1934 yılında Kongre'nin McCormack-Dickstein komitesi önünde ilginç bir tanıklıkta bulundu.

Butler; aralarında Chase Bank, GM, Good Year, Standart Oil, Dupont Ailesi ve Senatör Prescott Bush (Bush ailesinin dedesi) 'un da bulunduğu bir grup zengin işadamının kendisine yanaşarak, Roosevelt'i iktidardan düşürecek bir darbe teklifinde bulunduğunu iddia etti. Butler'ın ismini verdikleri aynı zamanda ABD'nin İkinci Dünya Savaşı'na girdiği noktaya kadar Nazi Almanya'sı ile sıkı politik ve ekonomik ilişkilere sahip bir gruptu. Bu komploda adı geçen herkes ısrarlı bir şekilde böyle bir planın varlığını reddetse de, Kongre Komitesi komplonun varlığını teyit etti fakat olayın üzerine gidilmeyerek, unutturuldu.

17) Hitler'i Öldürme Komplosu (20 Temmuz 1944) : Hitler'i öldürmeye yönelik 20'inin üzerinde plan ortata çıkarılsa da, Hitler'in yakın çevresindeki 100'lerce kişinin bir şekilde dahil olduğu ve Albay Claus Von Stauffenberg'in başını çektiği girişim amacına en fazla yaklaşan oldu. Hitler'in askeri strateji mitinglerine katılmaya hak kazanacak kadar yükselen Stauffenberg'in planı bu toplantılardan birinde bir çanta bomba ile Hitler ve iki sağ kolu Hermann Goering ve Heinrich Himmler'i öldürmekti. Bombayı patlatmayı başardı ama Hitler bu saldırıdan hafif yaralanarak kurtuldu.

18) Ajax Operasyonu : Anglo-Iranian Oil Company (AIOC) yıllarca İran'ın verimli petrol sahalarını İngiltere lehine sömürme işlemi gördü; ortaklarından biri İran olsa dahi. Bütün bu denge 1951 yılında AIOC'nin kamulaştırılması ve Musaddık'ın Başbakan seçilmesi ile değişti. ABD; durumu incelemesi için Roosevelt'in yeğeni Kermit Roosevelt'i İran'a gönderdi. Roosevelt; İran'daki ABD Büyükelçiliği bünyesinde İngiltere ile birlikte Musaddık'ı iktidardan indirip zamanın en acımasız diktatörlerinden biri olan Şah'ı iktidara getiren darbeyi planladı ve gerçekleştirdi.

19) Snow White Operasyonu : Scientology tarikatının 1970'ler boyunca ABD'nin , başta IRS (Vergi Kurumu) olmak üzere 136 kurumuna sızıp, bilgi sızdırmasına sebep olan operasyon

20) Gladyo Operasyonu : Zamanımızın en önemli komplolarından. "Ergenekon" operasyonu sayesinde Gladyo hakkında duymadığınız bir şey kalmadı ve kamuoyuna bu operasyon ile Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Türkiye'deki Gladyo'nun da deşifre edildiği yalanı yayıldı. Zaman, "Ergenekon" operasyonunun bizzat "Gladyo" ve yerel uzantıları tarafından yönetilen bir süreç olduğunu ortaya çıkaracak ve o zamana kadar "Ergenekon operasyonu ile devlet içinde küresel düzenle (AB-D ve NATO) ile uyumsuz unsurlar ve dinamikler tasfiye ediliyor" tezini savunanlar komploculukla suçlanacak.

21) CIA Suikastleri : "Komplo" tarihine hakim olmak isteyen birisinin okuması gereken en önemli kaynaklardan biri Church komitesi raporlarıdır. 1975 yılında Senatör Frank Church tarafından başkanlığı yapılan İstihbarat Faaliyetleri Kapsamında Hükümet İcraatlarının İncelenmesi Komitesi ; Watergate skandalı sonrasında CIA ve FBI'in icraatlarını mercek altına aldı ve bu istihbarat örgütlerinin istihbarat toplama faaliyetinin ötesine geçtiklerini tespit etti.

Bu komitenin faaliyetleri sonucunda CIA'in kalp krizi yaratan silah dahil bir çok suikast yöntemine başvurduğu ortaya çıktı. Komite; CIA'in öldürme yöntemleri arasında kanser, araba kazaları, kayak kazaları, intihar, bot kazaları ve doğrudan silahla suikasti saydı. Bu komitenin çalışmaları kongre kayıtlarında ve zamanın medya haberlerinde aynen yeralsa dahi, asla ABD yakın tarihi ile ilgili ders müfredatına alınmadı ve insanlar hala suikast senaryolarını bu yüzden hala "komplo teorisi" olarak nitelendirebiliyor.

22) Yeni Dünya Düzeni (New World Order) : Üzerinden en çok konuşulan "komplo teorilerinden". Dünyanın; bir kaç elit aile ve onların oluşturduğu kurumlar üzerinden , tek bir dünya devletine doğru evrilmeye çalıştığı teorisi zamanla inandırıcılığını arttırmaya başladı. Küresel elitlerin, gündemlerini küresel kamuoyuna dayatma araçlarından biri olduğu ileri sürülen Bilderberg Toplantıları'nın varlığının gittikçe alenileşmesi ve bu toplantılara çağrılan isimlerin dünya sahnesinde oynadıkları roller Yeni Dünya Düzeni vizyonunun, sponsorlarının gücünün derecesinden bağımsız olarak, bazı güçlü elitlerin ortak vizyonu olduğu gerçeği yadsınamaz hale geldi.

Küresel elitlerin temel platformlarından biri olan Council on Foreign Relations'in 1970-85 arasında başkanlığını yürüten ve bugün de onursal başkanlığını yürüten, dünya küresel elitinin en önemli ailelerinden birinin başı olan David Rockefeller, 2002 yılında yayınladığı Hatıralarım (Memoirs) isimli kitabında şöyle yazdı (Syf : 405):

"Bazıları benim ve ailemin , ABD'nin ulusal çıkarları aleyhine çalışan gizli bir kabalın üyesi olduğumu iddia ederek, ailemi ve beni, daha entegra bir küresel ekonomik ve politik yapı - tek dünya - oluşturmak için dünyadaki diğerleri ile bir komplo içinde olan küreselciler olarak suçluyorlar. Eğer suçlama buysa, ben suçluyum ve bu suçumla gurur duyuyorum"

23 ) Kennedy Suikasti - Sözü Edilmeyen Kongre Raporu : Kennedy suikasti araştırmaları sözkonusu olduğunda hep Warren Komisyonu raporundan sözedilir. Hatta; JFK'nin Kennedy suikasti üzerine çektiği filmde, bu raporlardan sözederken, Kennedy suikasti üzerine çok daha kapsamlı araştırmalar içeren ve "büyük ihtimalle" CIA ve mafyayı içeren bir komplo olduğu sonucuna varan 1976-1979 tarihleri arasında faaliyet gösteren ABD Kongresi Suikastler Komitesi raporundan sözetmez. Kennedy ve Martin Luther King suikastlerini incelemek üzere kurulan bu komisyon her bir suikast için hazırladığı raporda, bu suikastlerin arka planını aydınlatmıştır.

Komisyon raporunda Kennedy suikastini gerçekleştiren ve tek tetikçi olduğu iddia edilen Oswald'in ABD Ordusu günlerinden başlayarak CIA ile bağlantıları; Sovyetlere karşı üstlendiği görevlerden sonra ABD'ye dönüşünde CIA ajanı Ferrie'nin altında Küba'ya yönelik faaliyetlerini ve bu çerçevede Fidel tarafından tasfiye edilen Küba'lı gazino patronlarının oluşturduğu mafya ile bağlantılarını aydınlatır.

Kennedy suikasti ile ilgili tanık olabilecek bir çok isim bu komiteye ifade vermelerinin hemen öncesinde ya suikaste kurban gitmiş ya da şüpheli şekilde ölmüşlerdir. CIA ajanı E. Howard Hunt ki kendisi aynı zamanda Watergate'de Demokrat Parti ofisindeki hırsızlığı gerçekleştiren ajandır , ölüm yatağında Kennedy suikasti komplosuna dahil olduğunu itiraf etmiştir. Kennedy suikastinin tek tetikçisi olduğu iddia edilen Oswald'in vergi kayıtları bugüne kadar hala devlet sırrı kapsamında tutulmaktadır.

24) Arkansas'taki CIA Uyuşturucu Şebekesi : 23 Ağustos 1987'de Arkansas, Little Rock'ın güneyinde iki genç polis tarafından vurularak öldürüldü. Bunun sebebi gençlerin polisin koruması altında olan bir uyuşturucu değiş-tokuş noktasına(drop) tanıklık etmiş olmalarıydı. Bu nokta; Mena, Arkansas'taki küçük bir havaalanından işletilmekte olan daha geniş bir şebekenin parçasıydı ve bu şebekenin başında CIA'in denetiminde çalışan Barry Seal bulunmaktaydı.

Barry Seal'in uyuşturucu nakliyatları, CIA tarafından Nikaragua'daki kontra-gerillaların finansmanında kullanılmıştı. CIA 'in bu şebekedeki rolü, CIA tarafından Seal'a verilen bir uçağın, içindeki silahlarla birlikte Nikaragua üzerinde vurulması ile ortaya çıktı.

25) Bohemian Grove : Yıllarca ABD'de elit bir zümrenin , Kaliforniya'nın Bohemian Grove isimli bölgesinde özel bir arazide dev bir baykuş heykeli önünde satanist ayinler yaptığı iddia edildi. Uçuk bir komplo teorisi olarak damgalanan bu hikayenin doğru olduğu, ABC, CBS ve NBC gibi kanalların yaptığı haberlerle ortaya çıktı. Aralarında ABD Başkanları'nın bulunduğu elitlerin katıldığı bu gizli toplantıların tanıdık bir kuralı var : bu cemiyete kadınlar alınmıyor.

26) Ataç Operasyonu : 1945 yılında bizzat Başkan Truman tarafından onayı verilen operasyonla ; ABD, Almanya'nın özellikle roket programında çalışan Nazi bilimadamlarını kendi bünyesine kattı. Truman'ın açık emirleri, Nazi militarizmini açıkca desteklemiş veya yönetimde yeralmış isimlerin bu listenin dışında kalması yönündeydi fakat ABD ordusu bu emre uymarak, Nazi partinin üst düzeyinde yeralan isimlerine sahte geçmişler düzenleyerek, ABD'ye getirilmelerinin önünü açtı.
ABD'nin füze programı bu Nazi bilimadamları üzerine inşa edildi.

27) Yuvarlak Masa (Round Table) : 23 yaşında kaleme aldığı vasiyetinde kurulacak bir gizli cemiyet ile İngiltere'nin dünya üzerindeki çeşitli bölgeler (sıraladıkları bölgeler arasında Kıbrıs, Fırat havzası, Afrika da var) üzerindeki hakimiyetinin bir federal imparatorluk formatında sağlanması gerektiğini belirtiyordu ve bu vasiyeti ilginç kılan şuydu : İngiltere'nin ABD'yi topraklarına katması gerektiğini düşünüyordu.

Bu vasiyet İngiliz işadamı Cecil Rhodes'a aitti. Rhodes, olgunlaştıkça bu fikirlerinde değişikliğe giderek dünyanın büyük güçleri arasında kardeşlik bağını güçlendirmek amacı ile Rhodes Bursu'nu kurdu ve bu burs çerçevesinde gelecekteki İngiliz, Amerikan ve Alman liderlerinin Oxford Üniversitesi'nde ücretsiz eğitimini finanse etti.

ABD'li ve İngiliz elitler arasındaki yakınlaşma daha sonra öncede sözünü ettiğimiz Dış İlişkiler Konseyi'nin(Foreign Relations Council) kurulmasına yolaçtı.

28) Trilateral Komisyonu : 1972 Haziranında , David Rockefeller, New York'ta Hudson Vadisi'ndeki Pocantico tesislerinde , katılımcılarını bizzat seçtiği 250 kişiyi topladı. Bu toplantının amacı AB, ABD ve Japonya arasında işbirliğini güçlendirmekte ve davetlilerin hepsi ülkelerinin elit ve finans kesimini temsil ediyordu. Bir sene sonra Tokyo'da ilk idari toplantısını gerçekleştiren Trilateral Komisyonu resmi olarak faaliyete geçmiş oldu.

1975 yılında Kyoto, Japonya'da , Trilateral Komisyonu'nun özel bir ekibi tarafından hazırlanan "Dünya Ticaret ve Finansının Yeniden Yapılandırılması için Çerçeve" başlıklı rapor komisyonda ele alındı. Raporda şöyle deniyordu :

"Barışı korumak, dünya ekonomisini yönetmek, ekonomik kalkınmayı teşvik etmek ve dünyadaki yoksulluğu kaldırmak için sağlanacak yakın Trilateral işbirliği , küresel sistemin yumuşak ve barışcıl evrimini güçlendirecektir."

Bir başka Trilateral dökümanında ise şöyle denmekteydi :

" Temel amaç; daha fazla ulusal egemenlik adına bedel ödemeye hazır olanlardan kaynaklanacak iç ve dış tehditlere karşı ülkelerin karşılıklı bağımlılıktan elde edecekleri faydaları koruma altına alarak, dünyayı karşılıklı bağımlılık adına güvenilir bir yer kılmaktır. Bu bazen karşılıklı bağımlılığın ilerleme hızını yavaşlatmayı ve bazı unsurlarını kontrol altına almayı gerektirebilir. Fakat daha sık olarak, ulusal hükümetlerin uluslararası maddi ve menkul kıymetlerin ticaretine müdahalelerini kontrol etmeyi gerektirecektir"

29) Derin Devlet : Türkiye'nin köşelerine yerleştirilen küstah cahillerin Türkiye'de "derin devlet" konusunda yazdıklarını okuyorsunuz. Bu küstah cahillerin en büyük özelliği kendi Devletlerine despot muamelesi yaparken, başka devletlere "think tank" muamelesi yapması.

Ali Bayramoğlu gibi isimlerin uzun süredir ağzına doladığı EMASYA planları, bir olağanüstü hal durumunda devlet sisteminin ayakta kalması için uygulanacak yasal prosedürleri içerdiği halde, sanki bir sürekli işleyen darbe planı olarak sunuluyor.

Halbuki bu küstah cahiller, ABD'nin "Continuity of Government"(COG) planlarından haberdar olsalar bizim Devlet'in diğerlerinin yanında ancak bir dernek derinliğine indirildiğinin farkına varırlardı. Bu derinlik , bu küstah cahiller sayesinde daha da aşınmış durumda.

11 Eylül saldırısı sonrasında ; devreye sokulan bizzat bu planlar olmuştu. ABD Başkan Yardımcısı'nın "açıklanmayan bir lokasyonda tutulduğu" duyurularını hatırlarsanız, ABD'nin EMASYA Planlarının ne kadar ciddi olduğunu görürsünüz.

ABD'nin Derin Devleti konusunda ortalığa saçılmış bir çok belge ve bilgi bulunmakta. Fakat özellikle iki kitaba dikkatinizi çekmek isteriz.

"The Secret Team : The CIA and Its Allies in Control of the United States and the World"
(Gizli Ekip : ABD ve Dünya'nın kontrolünde CIA ve Müttefikleri)


Bu kitabın yazarı; 1955-1963 yılları arasında ; CIA'in gizli operasyonlarına sağlanan askeri destek konusunda Pentagon ile CIA arasındaki temas subayı olarak görev yaptı fakat CIA bünyesinde görevli olmadığı için gizlilik yemini etmemişti.

Bu kitap başlangıçta bir istihbarat analiz grubu olarak başlayan CIA'in nasıl kontrol dışı bir operasyonel deve dönüştüğünü içerden birinin anlatımı ile ortaya koyuyor.

Diğer kitap ise 1967 yılında Dial Press tarafından yayınlanan "Demir Dağından Rapor" (The Report from Iran Mountain) . Bu kitapta sözkonusu edilen çalışmalara katıldığı söylenen ve konunun hassasiyeti gereği kimliği gizli tutulan Orta Batı eyaletlerinden bir profesörün kaleme aldığı kitapta, 1963 yılında kurulan özel bir çalışma grubundan sözediliyor.

ABD'nin en önemli nükleer sığınaklarından Iron Mountain'de toplanan bu grubun üzerinde çalıştığı soru şuydu :

"Dünyada gerçek barış sağlanırsa ; ABD'nin ne tür sorunlarla karşılaşacağı"

Grup, çalışmaları sonrasında sürekli barışın ABD'nin hayrına olmadığı, savaşın ekonominin itici güçlerinden biri olduğu ve savaşın aynı zamanda toplumsal şiddeti yönlendirmek adına gerekli olduğu sonucuna vardı. Raporun önerileri arasında kitleleri korku ile kontrol etmek için alternatif düşmanlar üretecek şekilde uzaylı istilası ve kontrol dışı kirlenme konularının işlenmesi de vardı.

US News & World Report 'ta 20 Kasım 1967'de yayınlanan bir haber, bu kitapta anlatılan raporun isim vermeyen bir hükümet yetkilisi tarafından doğrulandığını belirtiyordu. Habere göre Başkan Johnson raporu okuyunca sinirlenmiş ve raporun örtbas edilmesini istemişti.

30) Federal Reserve : ABD'nin merkez bankası olarak bilinen Federal Reserve'ün aslında bir devlet bankası olmadığı ve ABD'deki belli finans elitlerinin kontrolünde bir özel banka olduğu gerçeğini dile getirdiğinizde "komplo teorisi" ile suçlanırsınız. Bu suçlamayı yapanlar ABD tarihinden, özellikle ekonomik tarihinden haberdar olmayanlardır.

ABD'nin İngiltere'den bağımsızlığını kazanmadan önceki tarihi sadece mal açısından değil, para açısından da ciddi yoklukların yaşandığı bir dönemdir. İngiltere, çay, tütün, şeker gibi kritik maddelerin yanısıra paranın da emisyonunu sıkı kontrol altında tutuyordu ve bu ülke çapında farklı bankaların kendi kredi banknotlarını çıkardığı başıboş bir serbest piyasanın oluşmasına neden olmuştu. İngiltere'nin bu özel para emisyonunu kontrol altına almaya çalışması ABD'deki dinamikleri geri dönülemez noktaya getirdi ve ABD'deki ayrılıkçı güçler arkalarında güçlü finansal elitlerin desteğini buldu.

Fakat ABD'nin kurucu elitleri açısından merkezi bir merkez bankası, cumhuriyetin kuruluş ilkeleri gereği kabul edilmesi zor bir kurumdu ve bunun yerine yasal düzenlemeler ve ülke çapında kurulan ulusal bankalarla para politikası kontrol altına alınmaya çalışıldı. Thomas Jefferson; merkezi bir bankanın vatandaşlar aleyhine haksız rekabet yaratacağı ve monopolist güçleri devreye sokacağı yönünde uyarılarda bulunan isimlerden biriydi.

ABD 1800'lerin sonu ve 1900'lerin başında , bankalar üzerinden parasal sistemini bir türlü oturtamadığı için bir çok finansal kriz yaşadı ve en ufak panikte insanlar paralarını çekmek için bankalara koşmaya başladı. 1907'deki büyük kriz sırasında zamanın büyüklerinden Knicker Trust Bankası'nın batışında J.P. Morgan ve Chase önemli bir rol oynadı ve daha sonra Başkan Roosevelt likidite krizini yönetmesi için J.P Morgan bankasına 25 milyon dolarlık hükümet fonu sağladı.

O zamanki ABD'deki elitlerin ABD politikasını nasıl yönlendirdiğini bilmek için Jekyll adasını bilmek lazım..

1886 yılında bir grup ABD'li milyoner bu adayı satın aldı ve kendileri için kışlık mesire ve avlanma mekanına çevirdi. (Yukarıda anlatılan Bohemian Grove malikanesi ile benzerliğine dikkat çekeriz) .

1900 yılına gelindiğinde Jekyll Adası'ndaki bu elit kulübün , aralarında Astor, Vanderbilt, Morgan, Pulitzer, Gould gibi isimlerinde dahil olduğu üyeleri dünya varlığının 1/6'sını kontrol ediyordu. Bu kulübe üyelik o kadar sınırlıydı ki; Winston Churchill ve Başkan McKinley gibi isimlerin üyelikleri reddedilmişti.

1908 yılındaki büyük kriz sonrasında, 1910 yılında bu adada gerçekleştirilen bir toplantıda Federal Reserve yasasının ilk adımı atıldı. Yasa taslağının oluşumunda Paul Warburg başat rol oynadı.

Federal Reserve , ABD kamuoyunun merkezi bir bankaya olan muhalefeti gözönüne alınarak, isminde "Merkez" ismi yeralmayacak şekilde ve 12 bölgesel Federal Reserve üzerinde bir çatı izlenimi verecek şekilde kuruldu. Kongre tarafından kontrol edilse de, bankanın yönetim kurulu üyeleri, bankada hisseye sahip özel bankalar tarafından atanıyordu ve bankanın başkanının görev süresi ABD Başkanı'nın görev süresini aşacak şekilde belirlenmişti. Bu yolla ; ABD Başkanı'nın Federal Reserve Başkanı üzerindeki etkisi sınırlanıyordu.

Yasanın hazırlanmasında başat rol oynayan Paul Warburg ise Avrupa'daki bankacılık sektörü üzerine uzmandı ve Rothschilds'in çalışma arkadaşıydı. ABD'ye Kuhn, Loeb and Company şirketinin ortağı olarak geldi.

Bu şirketin başı; Rusya'daki komünist devrime 1917 yılında 20 milyon $ değerinde altın bağışlayarak devrimin başarısını garanti eden Jacob Schiff idi.

ABD'deki finansal elitlerin, ABD bankacılık sistemini tamamen ele geçirmeleri 1929'daki Büyük Depresyon ile gerçekleşti. Kriz öncesinde para arzını arttırarak, ülke çapına yayılmış bankaları büyük bir kredi sarmalına sokan elitlerin bu hamlesi sonucu ülkedeki menkul fiyatlarında ciddi balonlar oluştu ve 1929 yılında bu balon patladı. Bu aşamada finansal elitlerin kontrolündeki Federal Reserve para musluğunu açmak yerine, para arzını kıstı ve bankaların batmasına veya kelepir fiyata Federal Reserve'ün ortağı olan devlerin eline geçmesine sebep oldu.

ABD finans sisteminin, küresel elitler lehine konsolidasyonu krizle birlikte tamamlanmış oldu.

Türkiye'deki krizler sırasında Merkez Bankası'nın politikaları ve büyük bankaların rakiplerini bertaraf etmek için oynadığı oyunlar hatırlandığında, elitlerin oyunlarının mekan ve zamandan bağımsız olarak benzerlikleri göze çarpıyor.

Açık İstihbarat