Bilgece Sözler--2--

Her şeyin mevsimi, göklerin altındaki her olayın zamanıvardır. Doğmanın zamanı var, ölmenin zamanı var. Dikmenin zamanı var, sökmenin zamanı var. Öldürmenin zamanı var, şifa vermenin zamanı var. Yıkmanın zamanı var, yapmanın zamanı var. Ağlamanın zamanı var, gülmenin zamanı var. Yas tutmanın zamanı var, oynamanın zamanı var. Taş atmanın zamanı var, taş toplamanın zamanı var. Kucaklaşmanın zamanı var, kucaklaşmamanın zamanı var. Aramanın zamanı var, vazgeçmenin zamanı var. Saklamanın zamanı var, atmanın zamanı var. Yırtmanın zamanı var, dikmenin zamanı var. Susmanın zamanı var, konuşmanın zamanı var. Sevmenin zamanı var, nefret etmenin zamanı var. Savaşın zamanı var, barışın zamanı var. Çalışanın harcadığı emekten ne kazancı var? İnsan için yaşamı boyunca mutlu olmaktan, iyi yaşamaktandaha iyi bir şey olmadığını biliyorum. Her insanın yiyip içmesi, yaptığı her işle doyuma ulaşmasıbir Tanrı armağanıdır. Şimdi ne oluyorsa, geçmişte de oldu, Ne olacaksa, daha önce de olmuştur. Tanrı geçmiş olayların hesabını soruyor. Güneşin altında bir şey daha gördüm: Adaletin ve doğruluğun yerini kötülük almış. ü insanların başına gelen hayvanların da başınageliyor. Aynı sonu paylaşıyorlar. Biri nasıl ölüyorsa, öbürü deöyle ölüyor. Hepsi aynı soluğu taşıyor. İnsanın hayvandanüstünlüğü yoktur. Çünkü her şey boş. İkisi de aynı yere gidiyor; topraktan gelmiş, toprağadönüyor. Kim biliyor insan ruhunun yukarıya çıktığını, hayvanruhunun aşağıya, yeraltına indiğini? Sonuçta insanın yaptığı işten zevk almasından daha iyi birşey olmadığını gördüm. Çünkü onun payına düşen budur. Kendisindensonra olacakları görmesi için kim onu geri getirebilir? Sonuçta insanın yaptığı işten zevk almasından daha iyi birşey olmadığını gördüm. Çünkü onun payına düşen budur. Kendisindensonra olacakları görmesi için kim onu geri getirebilir? Güneşin altında yapılan baskılara bir daha baktım, Ezilenlerin gözyaşlarını gördüm; Avutanları yok, Güç ezenlerden yana, Avutanları yok. Çoktan ölmüş ölüleri, Hâlâ sağ olan yaşayanlardan daha mutlu gördüm. Ama henüz doğmamış, Güneşin altında yapılan kötülükleri görmemiş olan İkisinden de mutludur. Harcanan her emeğin, yapılan her ustaca işin ardındakıskançlık olduğunu gördüm. Bu da boş ve rüzgarı kovalamayakalkışmakmış. Akılsız ellerini kavuşturup kendi kendini yer. Rahat kazanılan bir avuç dolusu Zahmtle, rüzgarı kovalamaya kalkışarak kazanılan İki avuç dolusundan daha iyidir. Güneşin altında bir boş şey daha gördüm: Yalnız bir adam vardı, Oğlu da kardeşi de yoktu. Çabaları dinmek nedir bilmezdi, Gözü zenginliğe doymazdı. "Kimin için çalışıyorum, Neden kendimi zevkten yoksun bırakıyorum?" diye sormazdı. Bu da boş ve çetin bir zahmettir. İki kişi bir kişiden iyidir, Çünkü emeklerine iyi karşılık alırlar. Ayrıca iki kişi birlikte yatarsa, birbirini ısıtır. Ama tek başına yatan nasıl ısınabilir? Yalnız biri yenik düşer, Ama iki kişi direnebilir. Üç kat iplik kolay kolay kopmaz. Yoksul ama bilge bir genç artık öğüt almayı bilmeyenkocamış akılsız kraldan iyidir. Çünkü genç, ülkesinde yoksulluk içinde doğsa bilecezaevinden krallığa yükselebilir. Güneşin altında yaşayan herkesin kralın yerine geçen genci izlediğini gördüm. Gerçekten bu da boş ve rüzgarı kovalamaya kalkışmaktır. Çok tasa kötü düş, Çok söz akılsızlık doğurur. Bir yerde yoksullara baskı yapıldığını, adaletin vedoğruluğun çiğnendiğini görürsen şaşma; çünkü üstü gözeten daha üst biri var, onların da üstleri var. Parayı seven paraya doymaz, Zenginliği seven kazancıyla yetinmez. Bu da boştur. Mal çoğaldıkça yiyeni de çoğalır. Sahibine ne yararı var, seyretmekten başka? Az yesin, çok yesin işçi rahat uyur, Ama zenginin malı zengini uyutmaz. Güneşin altında acı bir kötülük gördüm: Sahibinin zararına biriktirilen Ve bir talihsizlikle yok olup giden servet. Böyle bir servet sahibi baba olsa bile, Oğluna bir şey bırakamaz. Annesinin rahminden çıplak çıkar insan. Dünyaya nasıl geldiyse öyle gider, Emeğinden hiçbir şey götürmez elinde. Dünyaya nasıl geldiyse öyle gider insan. Bu da acı bir kötülüktür. Ne kazancı var yel için zahmet çekmekten? Ömrü boyunca büyük üzüntü, hastalık, öfke içinde Karanlıkta yiyor. Güneşin altında insana ağır gelen bir kötülük gördüm: Adam vardır, Tanrı kendisine mal, mülk, saygınlık verir,yerine gelmeyecek isteği yoktur. Ama Tanrı yemesine izin vermez;bir yabancı yer. Bu da boş ve acı bir derttir. Bir adam yüz çocuk babası olup uzun yıllar yaşamış, ama uzunömrüne karşılık, zenginliğin tadını çıkaramamış, bir mezara bilegömülmemişse, düşük çocuk ondan iyidir derim. Çünkü düşük çocuk boş yere doğuyor, karanlık içinde geçipgidiyor, adı karanlığa gömülüyor. Ne güneş yüzü görüyor, ne de bir şey tanıyor. Öbür adamiki kez biner yıl yaşasa bile mutluluk duymaz, düşük çocuk ondanrahattır. Hepsi aynı yere gitmiyor mu? İnsan hep boğazı için çalışır, Yine de doymaz. Bilgenin akılsızdan ne üstünlüğü var? Yoksul başkasına nasıl davranacağını bilmekle ne yararsağlar? Gözün gördüğü gönlün çektiğinden iyidir. Bu da boş ve rüzgarı kovalamaya kalkışmaktır. Ne varsa, adı çoktan konmuştur, İnsanın da ne olduğu biliniyor. Kimse kendinden güçlü olanla çekişemez. Söz çoğaldıkça anlam azalır, Bunun kime yararı olur? Çünkü gölge gibi gelip geçen kısa ve boş ömründe insananeyin yararlı olduğunu kim bilebilir? Bir adama kendisinden sonragüneşin altında neler olacağını kim söyleyebilir? kAYNAK-tevrat-vaiz bölümü