Bilgece Sözler-4-

Ölü sinekler attarın ıtırını kokutur. Biraz aptallık da bilgeliği ve saygınlığı bastırır. Bilgenin yüreği hep doğruya eğilimlidir, Akılsızın ise, hep yanlışa. Yolda yürürken bile akılsızın aklı kıttır, Akılsız olduğunu herkese gösterir. Yöneticinin öfkesi sana karşı alevlenirse, Yerinden ayrılma; Çünkü serinkanlılık büyük yanlışları bastırır. Güneşin altında gördüğüm bir haksızlık var, Yöneticiden kaynaklanan bir yanlışı andırıyor: Zenginler düşük makamlarda otururken, Aptallar yüksek makamlara atanıyor. Köleleri at sırtında, Önderleri yerde köleler gibi yürürken gördüm. Çukur kazan içine kendi düşer, Duvarda gedik açanı yılan sokar. Taş çıkaran taştan incinir, Odun yaran tehlikeye girer. Balta körse, ağzı bilenmemişse, Daha çok güç gerektirir; Ama bilgelik başarı doğurur. Yılan büyü yapılmadan önce sokarsa, Büyücünün yararı olmaz. Bilgenin ağzından çıkan sözler benimsenir, Oysa akılsız kendi ağzıyla yıkımına yol açar. Sözünün başı aptallık, Sonu zırdeliliktir. Akılsız konuştukça konuşur. Kimse ne olacağını bilmez. Kim ona kendisinden sonra ne olacağını bildirebilir? Akılsızın emeği kendini öylesine yıpratır ki, Kente bile nasıl gideceğini bilemez. Kralın bir çocuksa, Önderlerin sabah şölen veriyorsa, vay sana, ey ülke! Kralın soyluysa, Önderlerin sarhoşluk için değil Güçlenmek için vaktinde yemek yiyorsa, ne mutlu sana, ey ülke! Tembellikten dam çöker, Miskinlikten çatı akar. Şölen eğlenmek için yapılır, Şarap yaşama sevinç katar, Paraysa her ihtiyacı karşılar. İçinden bile krala sövme, Yatak odanda zengine lanet etme, Çünkü gökte uçan kuşlar haber taşır, Kanatlı varlıklar söylediğini aktarır. İyilik Yap, Denize At Ekmeğini suya at , Çünkü günler sonra onu bulursun. Yedi, hatta sekiz kişiye pay ver, Çünkü ülkenin başına ne felaket geleceğini bilemezsin. Bulutlar su yüklüyse, Yeryüzüne döker yağmurlarını. Ağaç ister güneye ister kuzeye devrilsin, Devrildiği yerde kalır. Rüzgarı gözeten ekmez, Bulutlara bakan biçmez. Ana rahmindeki çocuğun nasıl ruh ve beden aldığın ıbilmediğin gibi, Her şeyi BİLEMEZSİN. Tohumunu sabah ek, Akşam da elin boş durmasın. Çünkü bu mu iyi, şu mu, Yoksa ikisi de aynı sonucu mu verecek, bilemezsin. Işık tatlıdır, Güneşi görmek güzeldir. Evet, insan uzun yıllar yaşarsa, Sevinçle yaşasın. Ama karanlık günleri unutmasın, Çünkü onlar da az değil. Gelecek her şey boştur. Ey delikanlı, gençliğinle sevin, Bırak gençlik günlerinde yüreğin sevinç duysun. Gönlünün isteklerini, gözünün gördüklerini izle, Ama bil ki, bütün bunlar için Tanrı seni yargılayacaktır. Öyleyse at tasayı yüreğinden, Uzaklaştır derdi bedeninden. Çünkü gençlik de dinçlik de boştur. Bu yüzden zor günler gelmeden, "Zevk almıyorum" diyeceğin yıllar yaklaşmadan, Güneş, ışık, ay ve yıldızlar kararmadan Ve yağmurdan sonra bulutlar geri dönmeden, Gençlik günlerinde seni yaratanı anımsa. O gün, evi bekleyenler titreyecek, Güçlüler eğilecek, Öğütücüler azaldığı için duracak, Pencereden bakanlar kararacak. Değirmen sesi yavaşlayınca, Sokağa açılan çift kapı kapanacak, İnsanlar kuş sesiyle uyanacak*fe*, Ama şarkıların sesini duyamayacaklar". Dahası yüksek yerden, Sokaktaki tehlikelerden korkacaklar; Badem ağacı çiçek açacak, Çekirge ağırlaşacak, Tutku zayıflayacak. Çünkü insan sonsuzluk evine gidecek, Yas tutanlar sokakta dolaşacak. Gümüş tel kopmadan, Altın tas kırılmadan, Testi çeşmede parçalanmadan, Kuyu makarası kırılmadan, Toprak geldiği yere dönmeden, Ruh onu veren Tanrı'ya dönmeden, Seni yaratanı anımsa. "Her şey boş" diyor Vaiz, "Bomboş!" Son Söz Vaiz yalnız bilge değildi, bildiklerini halka daöğretiyordu. Hesap etti, araştırdı ve birçok özdeyişi düzenesoktu. Güzel sözler bulmaya çalıştı. Yazdıkları gerçek vedoğrudur. Bilgelerin sözleri üvendire gibidir, derledikleriözdeyişlerse, iyi çakılan çivi gibi; bir tek Çoban*fg* tarafındanverilmişler. Bunların dışındakilerden sakın, evladım. Çok kitap yazmanınsonu yoktur, fazla araştırma da bedeni yıpratır. kAYNAK-tevrat-vaiz bölümü